KONFERANS - SEMPOZYUM

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Yeni Sergisiyle Mimar Nazimî Yaver Yenal’ın Dünyasını Mercek Altına Alıyor

Toplam okunma sayısı: 3028
04 Eki 2017
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Türkiye’de 20. yüzyıl mimarlığının özgün temsilcilerinden Nazimî Yaver Yenal’ı kapsamlı bir sergiyle anıyor. Küratörlüğünü Büke Uras’ın üstlendiği Bir Kağıt Mimarının Hayali Dünyası: Nazimî Yaver Yenal sergisi, Cumhuriyet kuşağının önemli isimlerinden Yenal’ın 50 yıllık kariyerini gözler önüne seriyor.
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü kuruluşunun 10. yılında, Bir Kağıt Mimarının Hayali Dünyası sergisiyle Cumhuriyet döneminin önemli mimarlarından Nazimî Yaver Yenal’ın öğrencilik yıllarından, kariyerinin son dönemlerine kadar geçen süreçteki sanatsal üretimlerini ilk kez izleyiciyle buluşturuyor. Yenal’ın yıllar sonra ortaya çıkan zengin arşivinden derlenen serginin küratörlüğünü Büke Uras üstleniyor. Sergiye eşlik eden kapsamlı katalog, Büke Uras’ın sunuş metni ile birlikte M. Baha Tanman, Prof. Behçet Ünsal ve Prof. Ataman Demir’in kaleme aldığı, sanatçının yaşam öyküsüne ve işlerine farklı perspektiften yaklaşan metinleri içeriyor.
Serginin küratörü Büke Uras, gelenek ve modernizm arasında gidip gelen tasarımlardan oluşan sayısız çizime sahip Nazimî Yaver’i, hayata geçmeyen projelerinden ötürü “erken Cumhuriyet dönemi mimarisinin en kayda değer kağıt mimarı” olarak tanımlıyor. Nazimî Yaver’in uzun yıllar kendine yalnızca çizimlerden oluşan alternatif bir mimari üretim alanı yarattığının altını çizen Uras, uygulanmamış tasarımların, yarattığı umutlar, inşa edilmeme nedenleri ve hayal kırıklıkları ile birlikte güçlü bir hikâye anlattığını vurguluyor. Uras konu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunuyor: “İnşa edilmeyen ve kimseyle paylaşılmayan tasarımlar, kamusal bir sanat alanı olan mimarlığı özelleştirir. Hayalgücünün yön verdiği Yenal estetiği, kaçınılmaz şekilde kişisel kodlarla içiçe geçerek tanımlanır. Bu öznellik, Yenal’ın çizimlerinin doğru anlaşılabilmesi için, içerdikleri tasarımlar kadar yaratıcısı üzerinden bir okumayı zorunlu kılar.”
Akademi yıllarında yıldızlaşan mimar
Nazimî Yaver Yenal (Ömer Nazimî Yenal), 1904 yılında İstanbul’da doğar. 1920 yılında Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane’de mimarlık öğrenimine başlar. Eğitmenleri, Osman Hamdi Bey ve Alexandre Vallaury’nin önderliğinde Paris, l’École nationale supérieure des Beaux-Arts yönetmeliğinden model alınan akademinin ilk kuşak öğrencilerinden biri olur.
Akademi hayatı boyunca pek çok önemli projede art arda aldığı birincilik ödülleri ile hocalarının takdirini toplayan Nazimî Yaver, özellikle de arkadaşları arasında yıldızlaşır. Bu projeler arasında 1925 senesinde Ankara Şehremaneti’nin düzenlediği Cumhuriyet döneminin ilk mimari proje yarışması öne çıkar. Bunu, Cumhuriyet döneminde İstanbul için düzenlenen ilk mimari yarışma “Haydarpaşa Garı Tamiri” izler. Öğrenciliği sırasında hocası Mongeri’nin bürosunda, özellikle Ziraat Bankası Ankara merkez şubesinin tasarım sürecine dahil olur.
Paris - Berlin - İstanbul Dönemi
Nazimî Yaver, 1927-1928 döneminde, Güzel Sanatlar Akademisi’nin düzenlediği ilk mimari Avrupa konkurunda birincilik alarak Paris’e ve ardından Berlin’e gider. Paris’te kaldığı süre boyunca, hem Laprade&Bazin, hem de Dudok’un güncel ve modern tasarımlarıyla yakından ilgilenir. 1931 senesinde burslu olarak yerleştiği Berlin’de, Almanya’nın en önemli mimarlarından Hans Poelzig’in “Meister Atelier” isimli “atölye-okul”una kabul edilir.
1932 senesinde Güzel Sanatlar Akademisi’ne eğitmen olarak geri döner. Kırk seneye yakın eğitimcilik kariyerine rağmen, hiçbir zaman proje hocası olmaz ve okulun yönetim kadrosunda yer almaz. Akademideki atölyesinin arka odasını, gitgide artacak biriktirme tutkusuna ayrılan, kendisine ait bir dünya olarak şekillendirir. Mimari çizimlerinden mobilya tasarımlarına kadar pek çok projeyi içeren bu dev arşiv, emekliliği sonrasında evinde özenle korunur.
Bir Kağıt Mimarının Hayali Dünyası Nazimî Yaver Yenal sergisi, ölümünden sonra dağılan ve büyük kısmı imha edilerek yitirilen bu sıra dışı arşivden günümüze ulaşan, fotoğraf, çizim ve maketleri mercek altına alıyor.
03 Mart 2018 tarihine kadar açık kalacak sergi, Beyoğlu Tepebaşı’ndaki İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde, Pazar günleri hariç hafta içi her gün 10:00 - 19:00 saatleri arasında gezilebilir.

Haber: Editör